Yerel basın, demokrasinin temel taşlarından biri olarak, halkın doğru bilgiye erişim hakkını sağlamak ve yerel yönetimlerin denetlenmesi görevini üstlenir. Ancak, son yıllarda Türkiye’de yerel basının, tarafsızlık ilkesinden uzaklaşarak siyasi ayrımcılığa kapı araladığını görmekteyiz. Bu durum, hem basının itibarını zedelerken hem de halkın doğru bilgiye ulaşma hakkını tehlikeye atmaktadır.
Yerel basında siyasi ayrımcılığın birçok nedeni bulunmaktadır. Özellikle küçük şehirlerdeki medya kuruluşları, sınırlı kaynaklar nedeniyle yerel yönetimlerle yakın ilişki kurmak zorunda kalmaktadır. Bu ilişkiler, zamanla bağımlılığa dönüşerek, gazetecilerin ve medya sahiplerinin siyasi baskılara boyun eğmesine yol açmaktadır. Yerel yönetimlerin medya üzerindeki ekonomik etkisi, reklam ve kamu ilanları gibi kaynakların adaletsiz dağılımıyla kendini gösterir. İktidara yakın olan medya kuruluşları, bu kaynaklardan daha fazla pay alırken, eleştirel ya da muhalif basın kuruluşları ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktadır.
Bu ayrımcılığın etkileri oldukça geniştir. Tarafsız ve bağımsız gazeteciliğin yerini, belli siyasi grupların propagandasını yapan, eleştirel sesleri susturan bir medya yapısı almaktadır. Bu durum, halkın farklı görüşleri duymasını engellerken, yerel yönetimlerin hesap verilebilirliğini de azaltmaktadır. Eleştiriden uzak, tek taraflı bir haber akışı, kamuoyunun doğru bilgiye dayalı kararlar almasını zorlaştırmakta ve demokratik süreçleri zedelemektedir.
Öte yandan, yerel basındaki siyasi ayrımcılık, toplumsal kutuplaşmayı da derinleştirmektedir. Medyanın, belli siyasi görüşlere göre kamplaşması, yerel düzeyde bile toplumun farklı kesimleri arasında çatışmalara neden olabilmektedir. Bu kutuplaşma, toplumsal birlikteliği zayıflatırken, yerel sorunların çözümünde ortak bir zemin bulunmasını da zorlaştırmaktadır.
Peki, bu durumu tersine çevirmek için ne yapılabilir? Öncelikle, yerel basının bağımsızlığını koruyacak ekonomik ve yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Kamu ilanları ve reklam dağıtımında şeffaf ve adil bir sistem kurulmalı, siyasi baskılara karşı medyanın direncini artıracak mekanizmalar geliştirilmelidir. Ayrıca, gazetecilerin mesleki etik kurallarına bağlı kalarak, halkın haber alma hakkını savunmaları ve siyasi baskılara boyun eğmemeleri için eğitimler ve destek programları uygulanmalıdır.
Yerel basının güçlenmesi, demokrasinin yerelden başlayarak tüm toplumda kök salmasına katkıda bulunur. Siyasi ayrımcılığın son bulduğu, tarafsız ve bağımsız bir yerel basın, hem yerel yönetimlerin daha şeffaf olmasını sağlar hem de halkın güvenini kazanır. Bu nedenle, yerel basında siyasi ayrımcılığın son bulması, sadece medyanın değil, tüm toplumun yararınadır.
Sonuç olarak, yerel basında siyasi ayrımcılık, demokrasinin işleyişini tehdit eden ciddi bir sorundur. Bu sorunun çözümü için yerel medyanın ekonomik ve siyasi baskılardan bağımsız bir şekilde varlığını sürdürebilmesi sağlanmalı, gazeteciler mesleki etik çerçevesinde hareket etmelidir. Ancak bu şekilde, yerel basın, halkın gerçek bilgiye erişimini sağlayarak demokrasinin güçlenmesine katkıda bulunabilir.
YEREL HABERLER
4 saat önce3.SAYFA
4 saat önce3.SAYFA
4 saat önce3.SAYFA
4 saat önceYEREL HABERLER
4 saat önceYEREL HABERLER
4 saat önceYEREL HABERLER
1 gün önce