Andırın ilçesinde 40 yıl önce su altında kalan Kıyıkçı Mahallesi sakini kadınlar, eskiden ekip biçilen tarlaları ve mahallelerinde balık avlıyor.
Kent merkezine 60 kilometre mesafedeki Andırın ilçesi sınırları içinde yer alan Kıyıkçı Mahallesi, Aslantaş Baraj Gölü’nün inşasıyla 40 yıl önce su altında kaldı.
Mahallelilerden bazıları Osmaniye ve Kahramanmaraş başta olmak üzere farklı yerlere göç ederken bazıları da göle birkaç kilometre mesafede yeni kurulan yerleşim alanına taşındı.
Baraj gölü inşa edilmeden önce geçimlerini tarım yaparak sağlayan mahalle sakinlerinden birçoğu, bölgede su tutulmaya başlanmasıyla balıkçılık yapmaya başladı.
Kadınların aktif rol aldığı balıkçılık yörenin en önemli geçim kaynağı oldu.
Sabahın ilk ışıklarıyla eşleriyle göl kıyısına gelen balıkçı kadınlar, “vira bismillah” diyerek teknelerinin motorlarını çalıştırıyor.
Göle bıraktıkları ağları toplayan kadınlar, avladıkları kızıl kanat, dikenli kefal gibi balıkları kasalara doldurup toptancılara satıyor.
Balıkçılığın geçim kaynağı haline geldiği mahallede göle açılmayan kadınlar da ağ üretiyor, yıpranan veya yırtılan ağların onarımını yapıyor.
“Balıkçık yaparak 4 çocuk büyüttüm”
Yaklaşık 30 yıldır balıkçılık yapan 66 yaşındaki Hatice Kürtül, AA muhabirine, balıkçılığın güzel yönleri kadar zor taraflarının da olduğunu belirterek, “Günümüz, zamanımız balıkçılık yaparak ve evimde bulunan bir ineğin bakımıyla uğraşarak geçiyor. Şu anda güzel zamanlar. Yarın bir gün soğuk olacak, üşüyeceksin, titreyeceksin ve işimiz zorlaşacak. Yazın da sıcak oluyor.” dedi.
Mahalle sakinlerinin neredeyse tamamının geçimlerini balıkçılık yaparak sağladığını, birçok kadının balıkçılığı meslek edindiğini anlatan Kürtül, şöyle konuştu: “Bu iş sabır ve kısmet işi. Bu meslekle 4 çocuk büyüttüm. Zor olsa da kolay da olsa bu mesleği yapmaya devam edeceğiz. Sabah erken saatte gelip bir gün önceden attığımız ağları toplamaya başlıyoruz. Toptancılar gelmeden önce çıkartabildiğimizi barajda çıkartamadığımızı eve götürerek ağlardan ayırmaya devam ediyoruz. Bizim bir günümüz böyle geçiyor. Çalışıyoruz, evimizin ekonomisine katkı sağlıyoruz.”
Kürtül, avladıkları balık miktarının her gün aynı olmadığını ağların kimi zaman boş kimi zaman ise beklentilerinin üzerinde doluluk gösterebildiğini dile getirdi.
Eşinin her zaman yardımcısı ve destekçisi olduğunu kaydeden Mehmet Kürtül de 1984 yılından bu yana eşiyle balıkçılık yaptığını söyledi.
Balıkçılıkla geçimlerini sağladıklarını belirten Kürtül, “Her yıl 1 Nisan’da avlanma yasağı başlıyor ve 1 Temmuz’da sona eriyor. Yılın yarısından fazla bir sürecinde balıkçılık yapıyoruz. Bu süreçte eşim de bana yardım ediyor. Sabah erken saatte bir gün öncesinden attığımız ağları çekiyoruz. Tuttuğumuz balıkları ağlardan ayırıyoruz ve balık toptancısı buradan alıp gidiyor.” diye konuştu.
“Ben 75, eşim 80 yaşına ulaştı yine de suya değiyoruz”
75 yaşındaki Döndü Yiğit de yaklaşık 30 yıldır balıkçılık yaptığını ve sabahın ilk ışıklarıyla göle açıldıklarını belirtti.
Balıkçılığın yanında ağ üretimi de yaptığını ve bu sayede 4 evladını büyütüp evlendirdiğini söyleyen Yiğit, şöyle devam etti: “Balıkçılık bizim işimiz oldu. Sabah saat 06.00’da baraja gidiyoruz ve kısmetimizi arıyoruz. Balıkçılık bizlere gelir sağlıyor. Ben hem ağ yapıyorum hem de balık tutuyorum. Yaptığım ağları balıkçılara satıyorum. 4 çocuğum var her biri evlendi, yuvadan uçtu. Eşim belinden ameliyat olduğu için 8 ay gibi süre onunla ilgilendim ve balıkçılığa ara vermiştim. Şimdi eşim sağlığına kavuştu ve yeni bir kayık aldık. Ben 75, eşim 80 yaşına ulaştı yine de suya değiyoruz. Çocuklarımızı balıkçılıkla büyüttük, evlendirdik.”
50 yaşındaki Hilal Yiğit ise çocukluğundan bu yana geçimlerini balıkçılık yaparak sağladıklarını anlattı.
Tutulan balıklar yurt dışına da gönderiliyor
Balık toptancısı Özkan Türkmenoğlu da mahalleli tarafından tutulan balıkları baraj kenarından veya ev ev gezerek topladıklarını anlattı.
Tutulan balıkların tüccarlar aracılığıyla tırlarla yurt dışına gönderildiğini dile getiren Türkmenoğlu, şunları kaydetti: “Bu mahallede tutulan balıkları bizler tüccarlara devrediyoruz. Tüccarlar da balıkları İran, Irak ve Suriye gibi ülkelere tırlarla gönderiyor. Balıkların bir kısmı yiyecek, gıda olarak tüketiliyor bir kısmı da ilaç yapımında kullanılıyor. Burada her gün aynı oranda balık tutulmuyor. Balık toplamaya çıktığımızda gün geliyor 100 kilogram alıyoruz bazı günlerde ise 500 kilogramdan fazla balık aldığımız oluyor. Bu oran barajın durumu ve hava durumuna göre değişkenlik gösterebiliyor. Tarım arazisi burada çok fazla yok ve mahalle halkı genel olarak balıkçılık yaparak geçimini sağlıyor. Burada yaşayan kadınlar da bu mesleğe katılmış ve ekmek paralarını çıkartmaya çalışıyorlar, herkes birbirine yardımcı olmaya çalışıyor.”
Kaynak: AA
YEREL HABERLER
4 saat önce3.SAYFA
4 saat önce3.SAYFA
4 saat önce3.SAYFA
4 saat önceYEREL HABERLER
4 saat önceYEREL HABERLER
4 saat önceYEREL HABERLER
1 gün önce